Kalabalık bir heyetle Yunanistan'da bulunan Başbakan Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın ve imza töreninin ardından Yunanistan Başbakanı Papandreou ile ortak basın toplantısı düzenledi. Yaklaşık 320 kişi ile Atina'ya geldiklerini söyleyen Erdoğan, bunun tarihi bir an olduğunu kaydederek, "Bu gelişle tarihe bir kayıt düşeceğiz" dedi. Yüz yıla yaklaşan bir sürede iki ülke açısından önemli bir dönemece girildiğini söyleyen Erdoğan, "Kadim bir dostluk, iki komşu ve
toprağı, denizi ve ekmeği paylaşan iki eski halk olarak, bu ilişkimizin tüm dünyaya örnek olmasını diliyorum" diye konuştu.
Papandreou'nun başbakan seçildikten sonra ilk ziyaretini Türkiye'ye yapmasının oldukça manidar olduğunu belirten Erdoğan, bu ziyaretin ardından Papandreou'ya yazdığı mektup ve bu mektuba alınan cevapla başlayan sürecin meyvesini vermeye başladığını ifade etti. Erdoğan, "Türk ve Yunan halklarının Türkiye ve Yunanistan'ın şehirlerinde geçirdikleri tarihin mutlu günlerini yeniden yaşamaları için azimle, kararlılıkla çalışacağımızdan emin olmalarını isterim" dedi.
Ege'nin "barış denizi" olması için silahlanmanın aza indirgenmesi yolunda herhangi bir adımın atılıp atılmadığı şeklinde bir soruya cevap veren Erdoğan, "Ege'de uçakların adeta bir bombardıman uçağı olarak bombaları muhafaza şeklinde uçmasını biz artık istemiyoruz. Bunlar bağlı olmasın diyoruz. Eğer tatbikat yapılacaksa bunlarsız uçsunlar diyoruz. Dolayısıyla bunlar barışın adeta bir simgesi olsun. Zaman içerisinde bunlar hiç uçmasın. Bu hale geliyoruz. Bunu başaralım" ifadelerini kaydetti.
Savunma sanayiine yönelik karşılıklı olarak atılan adımların kendilerini farklı alanlarda yapacakları yatırımlardan alıkoyduğunu ifade eden Erdoğan, "Yani birimiz yapalım, birimiz yapmayalım diye bir şey olmuyor. Bu gerçekleri ben çok açık net konuşmayı severim, açık konuşuyorum. Oralara yapılan bu yatırımlar eğitime, sağlığa yapılabilir. Bu yatırımlar ülkede kişi başına milli gelir olarak yoksul insanlara aktarılabilir" dedi.
Batı Trakya'da da seçilmiş müftü olmadığını, atanmış müftü olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Burada seçilmiş olan müftü olması lazım. Bu konuda biz özellikle Yunanistan'ın aynı şekilde yaklaşımını bekliyoruz. Diyoruz ki seçilmiş olan müftüyü Yunanistan Hükümeti onasın. Ve bu şekilde de oradaki vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Şu bir gerçek, nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde bulmuyorsak, aynı şekilde de oradaki Müslümanların dini liderlerini tabii ki Yunan Hükümetinin seçmemesi gerekir.
Bu ciddi bir yanlıştır diye düşünüyoruz ve bunun da giderilmesi gerekir diye inanıyoruz. Bu konuyu oturup konuşup süratle neticelendirmemiz lazım" diye konuştu.
Heybeliada Ruhban Okulu konusundaki çalışmaların sürdürdüğünü söyleyen Erdoğan, "Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim. Olumlu bir yaklaşım içerisinde olduğumu da burada ben söylüyorum. Üzerinde çalışıyoruz. Temenni ederim ki burayı da kısa zamanda bir neticeye bağlarız. Ama ben de Sayın Papandreou'dan Atina'da Fethiye Camii'nin restorasyonu için müsaade istedim. Eğer bunu sağlarlarsa çok isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.
Terör konusundaki sıkıntıların ortak atılacak adımlarla aşılabileceğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Terör noktasında Yunanistan'ın da ciddi sıkıntıları oldu, aynı şekilde bizim de bu noktada sıkıntılarımız var. Ama dayanışma içerisinde teröre karşı da güven artırıcı önlemleri almamız lazım. Müşterek mücadele, özellikle insan kaçakçılığı noktasında Yunanistan'ın ve bizim ciddi sıkıntılarımız var. Bunları müşterek atacağımız adımlarla inanıyorum ki aşabiliriz veya asgariye indirebiliriz" diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde Yunanistan'ın her zaman Türkiye'nin yanında olduğunu söyleyen Erdoğan, "AB üyeliği sürecinde bizleri her zaman desteklediler. Bundan sonraki süreçte de ben Yunanistan Hükümeti'nin yine aynı şekilde bizleri destekleyeceğine inanıyorum ve bu süreç içinde de dayanışmamız, arkadaşlarımızın birbirleriyle olan görüşmeleri aynı kararlılıkla devam edecektir. Tabii bizim için AB üyeliği stratejik bir hedeftir. Yani şöyle, 'elimizde bulunsun' dediğimiz bir süreç değildir. Biz bu konuda kararlıyız. Adımlarımızı da bu kararlılık içinde atıyoruz ve Türkiye'nin tam üyelik dışında her hangi bir hedefi bu süreçte yoktur. Bunun da böyle bilinmesini istiyoruz" dedi.
KKTC'de cumhurbaşkanı seçimlerinin ardından müzakere sürecinin kaldığı yerden devam edeceğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Süreç aynı kararlılıkta devam edecektir, garantör ülke olarak Türkiye bu noktada durmaktadır. Diyoruz ki Yunanistan bir garantör ülke, Türkiye bir garantör ülke, dörtlü mü görüşelim; dörtlü görüşelim. Beşinci garantör ülke, yani üç garantör ülkenin diğeri, o da katılabilir. AB müzakere sürecinde dönem başkanı katılabilir, Birleşmiş Milletler katılabilir. Oturup bunu en geniş manada da görüşebiliriz, değerlendirebiliriz. Türkiye olarak biz buna da varız. Bunları daha önce de zaten ilgili yerlerin hepsine bildirdik ve hazır olan biziz. Bunun bilinmesini istiyoruz. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı çözüm hedefine her zaman tam destek verecektir. Bunun bilinmesini istiyoruz. Bu arada bir şeyi de özellikle ifade etmekte fayda görüyorum. Ben, Yunanistan olarak değerli dostumdan bu konuda süreci desteklemelerini, sürece destek vermelerini ve eğer biz de birlikte garantör ülkeler olarak bu süreci desteklersek, inanıyorum çok kısa zamanda mesafe alırız. Bunu başarmaya mecburuz. Soru işaretleri artarak devam etmemeli. Bir an önce neticeye varmamız lazım. Çabalarımızı birleştirmemiz halinde yıl sonuna kadar hedefe varabiliriz, diyoruz. Ama bu çabaların birleştirilmesi lazım" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.